„Oyuna“ Geldik – Geliştirme Süreci

Bilindiği gibi klasik bilgisayar oyunları sektörü çok kazançlı bir sektör. Gerçekten uzun bir geliştirme sürecinden sonra – ortalama iki, üç sene – ve dolayısı ile yüksek bütçeler ile oyunlar piyasaya sürülüyor. Bu süreçten sonra oyun ya tutuluyor ya da hiç satılmıyor.

Oyun piyasaya sürüldükten birkaç gün sonra alınan tepkilere göre oyunun sevilip sevilmediği ortaya çıkıyor. Eğer tepkiler olumsuzsa, geliştiricinin o andan sonra bunu değiştirmek için bir şansı kalmıyor.

Okumaya devam et “„Oyuna“ Geldik – Geliştirme Süreci”

E-Ticaret Sektöründe Başarılı Olmak için 8 Önemli Nokta

E – Ticaret sektörü, genel olarak tüm hizmet sektörlerinde olduğu gibi müşterileri memnun etme temeline dayanan bir sektördür. Bu nedenle tüm odağı “müşteri memnuniyeti” olan şirketler başarıya ulaşmaktadırlar. Peki bu başarıyı yakalamak için nelere dikkat etmek gerekir?

Aktif bir e – ticaret müşterisi olarak benim için en önemli maddeleri sıralıyorum:

  • Fiyat: Bir e – ticaret sitesinin müşterilerini memnun edebilmesi için en öncelikli konu fiyattır. Fiyatlar, diğer e – ticaret sitelerinden daha uygun ise bu çok ciddi bir geri dönüş sağlayacaktır, müşteri bağlılığını da arttıracaktır.
  • Güvenlik: Ülkemizde, internet sektöründe hala beklenen güven ortamı sağlanabilmiş değil. Bunun en büyük nedeni ise e – ticaret sektörünün Türkiye’de olgunlaşmaya başladığı dönemde ortaya çıkan dolandırıcılar. Zaten sanal bir ortamda gerçekleşen bu alışveriş olayında güven sağlamak zor bir şeydi, artık çok daha zor. Son 2 yılda güven ortamı sağlanmış olsa bile hala çok büyük tedirginlikler yaşandığına şahit oluyorum. Okumaya devam et “E-Ticaret Sektöründe Başarılı Olmak için 8 Önemli Nokta”

“Geleneksel Sosyal Baskı” Out! “Dijital Sosyal Baskı” In!

Bir film veya dizi izlerken, yeni çıkan bir programı bir albümü değerlendirirken veya en basitinden “Kim Milyoner Olmak İster” gibi programları izlerken çevremizdeki insanlara yani ailemize ve arkadaşlarımıza düşüncelerimizi söylerdik. Onlarla beraber tartışırdık. Eleştirir gülüp geçerdik. Bundan karşı tarafın haberi bile olmazdı.

Şimdi devir değişti. Artık yeni bir albüm çıktığı zaman, film vizyona girdiği zaman veya aynı şekilde bir önceki akşam Kim Milyoner Olmak İster yayınlandığı zaman aynı muhabbetler, eleştiriler Twitter, Facebook gibi ağlar üzerinde yapılmaya başlandı. Önceleri çevremizde bulunan 4-5 kişiyi etkilerken, yorumlarını alırken artık bu ağlar sayesinde binlerce kişinin yorumlarını alabiliyor, okuyabiliyor katkı sağlayabiliyoruz. Hal böyle olunca artık karşı tarafta bu eleştirileri yorumları görmeye başlıyor, ona göre hareket ediyor.

Her zaman olduğu gibi, bazı konularda yine işin tadını kaçırmaya başlıyoruz. Eleştiri! Ülkemizde maalesef insanlar eleştiri yapmayı beceremiyorlar. Eleştiri yapmak isterken hakaret ediyorlar. Dün, Kim Milyoner Olmak İster programında bir Siyaset Bilimi öğrencisi bir genç normal şartlarda bilme ihtimali daha yüksek olan bir soruyu bilemedi ve bir miktar para ile elendi. O andan itibaren Twitter’da Türkiye’nin en popüler konularından üçü bu program ve soru oldu.

Popüler konularda yer almaları aslında güzel bir şey fakat o başlıklara tıklayıp yazılanları okuduğunuz zaman hayretler içinde kalıyorsunuz. O kadar ağır hakaretler yer alıyor ki inanamazsınız. Bu kişilere bu hakkı kim, ne zaman verdi bilinmiyor ama aslında yapılan şey çok büyük bir “sosyal baskı” oluşturmaya başlıyor. İlerleyen zamanlarda insanlar bu yarışmalara katılırken bir de işin bu boyutunu düşünmeye başlayacak, bu konu yarışmaların içerisine dahil olacak ve polemikler ciddi oranda artacak, tartışmalara dönüşecek.

Sosyal ağların şeffaflığını da düşününce çok yakın bir zamanda “Twitter’da (X) programı/yarışmacısı için yazdığı hakaretler yüzünden dövüldü/öldürüldü” haberlerini duymamamız için hiç bir neden yok. Sosyal ağlar ve televizyon daha fazla entegre olacak, bu entegrasyon arttıkça bu hakaretlerde artacak çünkü şu anda internet kullanımında en büyük yeri kaplayan 13-19 yaş arası gençler maalesef ki bilinçli internet kullanıcıları değiller.

Geçmişte çokça sözü edilen ve artık “geleneksel sosyal baskı” olarak adlandırdığım konu “dijital sosyal baskı” olarak hayatımızda yer almaya devam edecek gibi. Umarım bu konu çok uzun süre devam etmez.

“Oyuna” Geldik – Global Adım – Teknik Altyapı

“Oyuna” geldik başlıklı yazı dizimizde bu hafta globalleşmedeki adımlardan ve teknik altyapıdan bahsedeceğim.

Facebook’un 800 milyon üzeri kullanıcısı var ve bunun yaklaşık %49’u Facebook’u ingilizce harici bir dilde kullanıyor. Potansiyelin farkında olmamız gerek. Bu global düşünmek için en iyi nedenlerden sadece biri.

Tabi globalleşmedeki adımlar oyunu ilk defa kendi yerel kitlenize sunmak kadar zor ve sancılı bir dönem. Ekibin kurulması, oyun senaryosunu yeni kitleye göre uyarlamak gibi birçok önemli unsurları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Okumaya devam et ““Oyuna” Geldik – Global Adım – Teknik Altyapı”

Encyclopedia Britannica Artık Sadece Dijital!

Encyclopædia Britannica, dünyanın en uzun süredir yayınlanan İngilizce genel kültür ansiklopedisi. Eğitimli yetişkin kullanıcıları hedef alan bir ansiklopedidir. İlk baskısı 1768’de İskoçya’nın Edinburgh şehrinde basılmıştır. 19 sürekli editör ve 4000 katılımcı yazar tarafından hazırlanır.Encyclopædia Britannica özel bir şirketin ürünüdür. Geniş bir kesim tarafından dünyanın en gelişmiş akademik ansiklopedisi kabul edilir. Kaynak

Bu denli büyük, eğitimli kişilerin olduğu hemen hemen her ailenin evine girmeyi başaran yılların efsane ansiklopedi artık basılı olarak yer almayacağını yakın zamanda duyurdu.

En son basılan 12.000 adet ansiklopedinin sadece 8.000 adedi satılabildi. 1990 yılında 120.000 adet satılan bir kaynaktan söz ettiğimizi de belirtmek gerekiyor.

Artık sadece dijital olarak yayın hayatını sürdürecek olan bu kaynak aslında teknolojiye yenik düşmüş gibi görünsede bu potansiyeli kullanarak yine eski popülerliğine kavuşabilir.

Asıl önemli olan ise bu denli büyük bir kaynağında artık dijital dünyanın büyüklüğünü kabullenmesi acaba diğer basılı kaynaklarda nasıl bir etki uyandıracak. Onlar da oturup bu konuda bir daha düşünecekler mi? Yoksa hala dijital dünyayı küçük görüp, gelece yönelik çalışmalar yapmayacaklar mı? Bu soruların cevabı basım sektörü adına çok önemli olduğu için bir daha oturup düşünülmeli diye düşünüyorum.

Bununla beraber yakın zamanda app store de yerini alan, Timaş yayın evinin ürünü olan iKitap girişiminin ne kadar yerinde bir karar olduğunu görüyoruz. Umarım bu tür girişimler hızla artar ve artık kitap dünyası yeniden şekillenir. Kim bilir, teknolojiye çok meraklı milletimiz belki de bu sayede daha fazla okumaya başlar.

“Oyuna” Geldik – Virtual Goods

Facebook oyunları da klasik tarayıcı tabanlı oyunlar gibi “Free to Play” olarak ilerliyor. Prensip olarak oyunu oynamak ücretsiz ama hedef sanal eşyalar ile bir gelir modeli oluşturmak.

Oyun geliştiricileri bu modelden şöyle bir kazanç bekleyebilirler: Aylık aktif kullanıcıların (MAU) %20’si oyununuzu hergün ziyaret ediyor. Bu günlük kullanıcıların (DAU) yaklaşık %3-5’i ortalama 10 ila 20$ arası sanal eşyalara harcama yapıyor. Böylelikle günlük aktif kullanıcı başına 0,50$, aylık aktif kullanıcı başına ise 0,10$ düşüyor. Tabiki bu olay gerçekten sadece Virtaul Goods modeline odaklanmış oyunlar için geçerli.
Okumaya devam et ““Oyuna” Geldik – Virtual Goods”

“Oyuna” Geldik – Facebook’un Önemi

Geçtiğimiz hafta belirttiğim kurallardan bazılarını hatırlatmak gerekirse: Herkes için var ol, Keep it simple, Alanında en iyisi ol ve hedefleme teknikleri. Bu hafta ise Facebook’un oyun geliştiricilei için öneminden bahsedeceğim.

Facebook’ta Location Targeting, Keyword Targeting ve Connection Targeting tekniklerini kullanabildiğimizi yazmıştım. Bazı uygulamaların bir anda yükselişe geçmesin sebebi viral kanallar ile beslenmeleridir. Bu kanallar insanlara daha çabuk ulaşmanızı ve onları oyuna daha hızlı bir şekilde entegre edebilmenizi sağlıyor. Okumaya devam et ““Oyuna” Geldik – Facebook’un Önemi”

İkincil Pazar Ekonomisi ve İnternet Girişimleri

“İkincil pazar için; başka sektörlerin, ürünlerin halihazırda oluşturmuş olduğu pazarın etkisiyle oluşan ve bu pazarlar ile birlikte ilerleyen pazarlardır” şeklinde bir tanım yapmak yanlış olmaz diye düşünüyorum. Türkçe tatmin edici bir tanım bulamadım. İngilizce tanımını ise, daha önce Afşın’ın yazdığı Facebook ve İkincil Pazarlar yazısında paylaştığı Wikipedia linkinden okuyabilirsiniz.

Peki bu tanım ile İnternet sektörünü bir araya getiren şey ne? Bu iki olguyu bir araya getiren şey tabi ki de İnternet sektörünün yakın zamanda oluşturduğu ikincil pazarlardır. İnternet’in hanelerde aktif kullanılmaya başlamasıyla ile başladığını düşündüğüm ikincil pazarlar Google ve Facebook gibi şirketlerle çok iyi seviyelere gelmeyi başardı. Artık İnternet girişimleri kendi pazarlarını oluşturmanın yanında yeni pazarlar oluşturarak hem değerlerini arttırıyor, hem de iş dünyasına inanılmaz katkı sağlar hale geliyorlar. Okumaya devam et “İkincil Pazar Ekonomisi ve İnternet Girişimleri”

“Oyuna” Geldik – Altın Kurallar

“Sosyal ağlardaki oyunlar gerçek oyun değil!”

Kimilerine göre sosyal ağlardaki oyunlar gerçek oyunlar değil. Bu kişiler genelde oyunları çok basit, grafik ve oyun prensibi zayıf olarak nitelendiriyor.

Fakat neden oyunlar sürekli bu kişilerin istekleri doğrultusunda yapılsınki? Bir şekilde oyun oynamak her insanın ihtiyacı. Fakat insanlar oyunlara ayıracak yeterli vakti bulamıyorlar. İşte bu ihtiyacı gidermek için az zaman alan, teknik bilgilere sahip olmaksızın oynayabileceğiniz sosyal oyunlar devreye giriyor.
Okumaya devam et ““Oyuna” Geldik – Altın Kurallar”