Türkiye’nin Olaylar Karşısında Dikkat Süresi

siyah kurdale tepkisi

Son zamanlarda oldukça acı verici, büyük olaylar yaşadığımız herkesin kabul ettiği bir gerçek. Bu olaylar karşısında bazen tek ses, bazen farklı seslerle de olsa herkes bir tepki gösteriyor ve bu tepkilerin sonuç vermesini hayal ediyor. Peki bu tepkilerimiz ne kadar sürüyor? Herhangi bir olay karşısında ne kadar ilgili durabiliyoruz.

Yaşadığımız bazı olayları dayanak noktası alarak bu sürenin 1 haftadan az bir süre olduğuna kanaat getirdim. Bu kesinlikle bir eleştiri olarak düşünülmemeli fakat gösterdiğimiz yoğun tepkilerin süreklilik arzetmesi, sonuç alma ihtimalini artıracağı için kısa süreli tepkiler sadece bireylere zarar veriyor diye düşünüyorum

Bu konuda sizin görüşleriniz, yorumlarınız benim için çok değerli. Sunumu inceledikten sonra yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim.

[Fikir/Proje Önerisi] Big Data Kullanın, Neler Popüler Gösterin!

google-trendsBig Data (Büyük Veri) konusu herkesin gündeminde. Her şey daha fazla data toplamak üzerine kurgulanıyorken tabi ki bu dataların anlamlandırılması da gündeme gelmeliydi. Öyle de oldu, herkes data anlamlandırmak (data mining) üzerine çalışmalar yapıyor ve bu çalışmalar son kullanıcıya fayda sağlayacak hale getiriliyor.

Örneğin, market alışverişlerinizde sık kullandığınız sadakat kartı sizin hakkınızda tahmin ettiğinizden daha fazla bilgi sahibi oluyor. Elde ettiği bu bilgiler sayesinde geleceğiniz hakkında yorum bile yapabiliyor. İşte tam da bunların olabilmesi ve size fayda sağlayabilmesi için elindeki bu verileri anlamlandırması gerekiyor, henüz yapan firma sayısı 1 elin parmaklarını geçmese bile bir gün bu sadakat kartları size çok fayda sağlayabilir (tabi asıl fayda markaya).

Benim bu yazıyı yazma nedenim tabi ki CRM, sadakat programları veya data mining değil. Türkiye’de bir kaç firmanın elinde olduğunu bildiğim büyük sosyal veriyi kullanarak bir proje geliştirmeleri konusunda öneride bulunmak. Bu projeyi ben de yapmak isterdim fakat böyle bir dataya ulaşmak benim açımdan kısa vadede çok zor olduğu için hali hazırda yapabilecek firmalara önermek çok daha kolay geldi. Belki birileri yapar da bende bu projeden faydalanabilirm. (:

Şu anda popüler neler var?

Sosyal ağ kullanıcı sayıları hız kesmeden artıyor, Türkiye ve dünyada büyüme en az 3-5 yıl daha sürecektir, bunu da göz önüne alacak olursak henüz potansiyel çok fazla. Türkiye özelinde konuşacak olursak yaklaşık 30 milyon internet kullanıcısı var. Çok büyük bir bölümü sadece “tüketici” olduğu için herhangi bir konu çok hızlı popüler olabiliyor ve tabi aynı hızla popülerliği sönebiliyor. Hatta öyle ki bir kaç yıl arayla aynı konular tekrar tekrar popülerleşebiliyor.

İhtiyacımız da tam olarak burada ortaya çıkıyor. Artık o kadar hızlı tüketiyoruz ki bir yerden sonra ipin ucu kaçıyor ve takip edemez hale geliyoruz. Elinde büyük data bulunduran, sosyal ağları ve genel olarak interneti takip eden firmalar işte burada bir servis sunarak bu takibi çok daha kolay hale getirebilir.

Her platform kendi “popüler konular”ını belirler ama hepsi tekil olarak çalıştığı için genel olarak internetin popüler konularını takip etmek biraz sıkıntılı olabiliyor. Twitter’da Trending Topic, Google’da Trends vs takip etmek zor olabiliyor. Bunun önüne geçmek için sosyal medyayı takip eden firmalar kelime ve url bazlı analizler yaparak genel olarak ülke gündeminin neyle meşgul olduğunu tespit edebilir, bu popüler konunun ne zaman doğduğuna, ne zaman en popüler zamanını yaşadığına ve ne zaman söndüğüne dair çok net bilgiler paylaşabilirler. Bu paylaşımları da metin, video ve fotoğraf paylaşımları olarak 3 farklı başlıkta sunabilirler.

patek philippe arama sonuclari

Bir internet sitesi!

www.bunumutlakagormelisin.com projemizin yayınlanacağı internet sitesi olsun. Bu siteye giren kullanıcılar, o anda internet dünyasının en popüler konularını görsün. En çok paylaşılan aforizma, espri, youtube videosu, vine videosu her neyse bunu bir listeleme mantığıyla takip edebilsin ve gündem değiştikçe bu konular aşağı doğru düşerek popülerliğini yitirsin. Tıpkı bir listeleme sitesi gibi fakat bu sitenin farkı birinin liste yapması değil büyük datanın anlamlandırılarak otomatik bir liste çıkarması. En popüler konuların detaylarına girerek, hangi tarihten beri insanlar konuşuyor, ne zaman patlama yapmış görebilsek, aktif sosyal medya kullanıcılarının hızına yetişemeyen kişilere “old” diye yorum yapma zevkini daha keyifli hale getirecek bir site olsa hoş olmaz mıydı?

Aktif kullanıcı olabilirsiniz ama gündemi sadece kendi çevreniz kadar takip edebilirsiniz. Çevreniz ne ise, sizin gündeminiz de ondan ibaret olur. Bu site ise sizin gerçek gündeme de uzak kalmanızı engellemiş olur ve bu sistemin bağımlısı olursunuz. Sizi bilmem ama benim her gün takip edeceğim siteler arasına gireceği kesin.

Bunu yapmak ne kadar mümkün?

Twitter’dan atılan tüm tweet’lere erişebiliyor, hatta bu tweet’ler arasında yazdığım gibi analizler yapabiliyorsunuz. Bu nedenle sisteminize Twitter’ı dahil etmek çok problem değil. Youtube’un verdiği linkler belli, sisteminize dahil ettiğiniz sosyal ağlarda link bazlı analiz yaparsanız en çok paylaşılan linkleri de almış olursunuz. Buradan da Youtube’da en popüler videoları takibe alabilirsiniz. Facebook bu konuda en problemli mecra, maalesef API yeterli veriye erişmenize izin vermiyor, burada da belki kullanıcıların kendi profillerine erişim izni alarak bir reel kullanıcı veritabanı oluşturabilir, aldığınız erişimler sayesinde popüler gündemi kısmen belirleyebilirsiniz. Instagram ve vine’da hashtag bazlı analizlerle güzel veriler elde edebilirsiniz. Bunların tamamının aldıktan sonra tek yapmanız gereken hepsinden elde ettiğiniz verileri bir algoritmayla puanlandırmak ve bir liste oluşturmak. (Söylemesi kadar yapması kolay değil tabi.) Ama sosyal medyayı takip ettiğini söyleyen sistemler için bu tür analizler yapmak oldukça önemli. (Mashable, kendi yazıları için bunu kısmen yapıyor, eminim kullanıcıları iyi bir şekilde yönlendiriyordur.)

Firmaya ne gibi bir fayda sağlar?

– Sosyal medyayı herhangi bir engel olmadan ne kadar iyi takip ettiğinizi kanıtladığınız bir platform.

– İçeriğin kral olduğu bir dünyada en kral içeriği siz belirliyorsunuz, bunun getireceği fayda hiç de küçümsenmemeli.

– Bu içeriğe erişimi sınırlı veya sınırsız yapabilirsiniz. Reklam veya abonelik modelleri ile gelir elde edebilirsiniz. (Bir çok platforma sınırsız içerik sağlayıcısı olduğunuz için iyi bir abonelik modeli çıkarabilirsiniz.)

– Müşterileriniz size artık soru işareti olmadan gelecektir çünkü siz sosyal gündemi halka sunan bir yapının sahibisiniz, kendinizi kanıtlamışsınız artık müşteriniz “acaba benim istediğim veriye sahip mi?” sorunun cevabını biliyor. Siz gitmeyeceksiniz, onlar size gelecek.

– Son kullanıcının oldukça sık takip ettiği bir platformun sahibi olmak da yukardakilerin dışında güzel bir fayda olmaz mı?

Sosyal reyting sistemleri bunun başlangıcı!

Twitter’ın da Nielsen ile dahil olduğu sosyal tv ölçümleme sistemleri namı diğer sosyal reyting sistemleri bu konunun bir başlangıcı. Kanallar, yapımcılar, medya planama firmaları elde edilen bu sosyal ölçümleme datalarından oldukça faydalanacaklar. Kanal, hangi programın ne gibi tepkiler aldığını görebilirken yapımcı, en çok hangi oyuncuya/konuya odaklandığını görebilecek. Medya planlama şirketi ise tweet atan kullanıcıların profillerine göre artık hangi saatte hangi reklamı çıkması gerektiğini müşterisine çok daha net söyleyebilecek. (Bu daha başlangıç!)

Giyilebilir Teknolojiler ve 3 Boyutlu (3D) Yazıcılar

Akıllı saatler - Smart watchTeknoloji ile iç içe olan herkesin son zamanlarda en çok duyduğu iki şey “giyilebilir teknolojiler” ve “3 boyutlu yazıcılar” hakkındaki gelişmeler. Her iki teknoloji de geleceğe yön verecek teknolojilerden olarak görünüyor.

Giyilebilir Cihazlar

Giyilebilir cihazlar teknolojik gelişmelerin hızlandığı 1980’lerden beri hayatımızda diyebiliriz. Casio Databank saat modeli ile belki de ilk giyilebilir teknolojiye sahip cihazı üretti diyebiliriz. Tabi ki bu teknolojinin doğuşu ile bugünü arasındaki fark inanılmaz. Artık Google Glass sayesinde sadece ses komutlarıyla kontrol edilebilen cihazlardan söz edebiliyoruz. Tüm bu teknolojilerin cep telefonlarının ilk çıktığı yıllarda olduğunu düşünebilirsiniz. Yani 20 yıl sonrasında bu cihazların da ne kadar gelişebileceğini hayal edebilirsiniz.

Giyilebilir teknolojiler içerisinde en merak uyandıran teknolojiler (Google Glass’ı emekleme aşamasında sayalım) akıllı saatler. Google ve Apple’ın bu konuda yapacağı ataklar teknoloji dünyasının merakla beklediği birşey. Apple ve Google’dan 2015 yılı içinde beklenen şey akıllı saatlerini piyasaya sürmeleri ve bu sektörün nereye gideceğini bize göstermeleri. Şu anda piyasada bulunan akıllı saatler ilk ürünler olduğu halde oldukça kullanışlı görünüyor. Tabi ki çok fazla eksikleri var ama mazur görmek ve geribildirimlerle gelişmelerini sağlamak lazım. Serdar Kuzuloğlu’nun da dediği gibi, telefonları geliştirerek kollarımızdan saatleri çıkarttılar ve şimdi ise saatleri tekrar kolumuza taktırmak için uğraşıyorlar. Giyilebilir teknolojilerin temelini oluşturacakları için oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Akıllı saat pazarının hakimi Apple mı olur Google’mi bilemem ama şu anda Google’nin çıkarması beklenen ürün çok iyi görünüyor. Apple sever olarak Google’nin önde olduğunu düşünüyorum.

3 boyutlu yazıcılar 3d printer

3 Boyutlu Yazıcılar

Giyilebilir teknolojiler ne kadar geleceğe yön verecek teknolojilerden biri olsa da beni asıl heyecanlandıran şey 3 boyutlu yazıcılardır. Son zamanlarda o kadar çok farklı şey görüyoruz ki bu kadar hızlı gelişen 3 boyutlu yazıcı teknolojisi insanlık tarihindeki en önemli gelişmelerden biri olabilir.

3 Boyutlı yazıcılar ile neler yapılabileceği konusunda henüz bir fikriniz yoksa yapılmış bir kaç örneğini sizlerle paylaşayım:

– 3 boyutlu yazıcılarla silah yapıldı

– 3 boyutlu yazıcılarla araba yapıldı

– 3 boyutlu yazıcılarla organ yapıldı

– 3 boyutlu yazıcılarla gitar yapıldı

Bu yapılanlar, yapılabilecek şeylerden sadece bazıları. 3 boyutlu yazıcılarla yapılabileceklerin sınırı şu anda yok gibi. 3 boyutlu ürünlerden oluşan bir bu  fuarın videosunu da izlemenizde fayda var. Neler yapılabileceğini siz hayal edin.

3 boyutlu yazıcı teknolojisi de aslında 1984 yılından beri kullanılan bir teknoloji fakat bu teknolojinin şu anki haline gelmesi ve son kullanıcının daha fazla görebileceği bir hale 2012 yılında geldi diyebiliriz. Çok büyük maliyetleri olmayan küçük ürünler basabileceğiniz 3 boyutlu yazıcıları sizde alabilir, kullanabilirsiniz.

3 Boyutlu Yazıcılar Giyilebilir Teknolojilerle Birleşirse?

3 boyutlu yazıcılarla organ bile üretiliyorsa artık sinema perdesinde gördüğümüz insansı robotların geliştirilmesi, hayatımıza girmesi o kadar da uzak olmasa gerek. Her yanı kablo olmayan, insanlara çok benzeyen ve hareket kabiliyeti kısıtlaması olmayan robotlar 3 boyutlu teknolojilerin giyilebilir cihazlarla birleşmesiyle hayatımıza girecektir diye düşünüyorum.

3 boyutlu yazıcılarla üretilen insansı robotlar, microchipler ile birleştirilirse yapılabileceklerin sınırı kalmıyor. Önümüzdeki yıllar bize gelişmeleri gösterecek ama 3 boyutlu yazıcılarla basılmış olan bir ayakkabının internete bağlanması, taktığınız 3 boyutlu yazıcı ürünü gözlüğün Glass kadar çirkin olmadığı ve daha fazla fonksiyonel olması, bir kaza sonucu kaybettiğiniz kolunuzun artık hem fonksiyon olarak eskisine yakın olması hem de daha teknolojik olması hiç de hayal değil!

Merakla izliyor ve bekliyorum, 3 boyutlu yazıcıyla üretilen bir ürünün (herhangi bir ürün) başka bir cihazla kablosuz bir şekilde hareket ettirilmesi haberi ne zaman gündeme düşecek…

Değerli Bir İş Yapmak mı? Yaptığın İşe Değer Vermek mi?

sevdigin_isi_yap

Konfüçyüs, “iş” hayatı konusunu binlerce yıl önce çözmüş, günümüzde hala bir adım öteye gidebilmiş değiliz! Hala herkes sevdiği işi yapma hayaliyle yaşıyor, bu hayali yaşarken hayat akıp gidiyor. Peki bunu değiştirmenin farklı bir yolu olabilir mi? Yıllardır “sevdiğim işi yapmak istiyorum” sözlerini duyduğumuz beyaz yakalılar hatta mavi yakalılar için başka alternatif olabilir mi? “Sevdiğin işi yapamıyorsun ama yaptığın işi sevmek senin elinde” çok mu Polyanna yorumu olur?

Ne için?

İçinde bulunduğumuz dünya maalesef ki herkese eşit/adil davranmıyor. Bu adaletsizliğin temel sonucu da “mutsuz insanlar” oluyor. Hayatının 3’te 1’ini hep daha iyisi olmak adına okul sıralarında harcamış olan milenyum insanları geri kalan 3’te 2’lik dönemini de çalışarak geçiriyor (emekli olmayı mı hayal ediyordunuz?) İdeal şartlarda yaşayabilmek, ailesinin yaşam standartlarını yüksek tutabilmek ve belki de sadece yaşamak için çalışıyoruz. Hemde sadece 24 saatlik bir günümüzün yaklaşık 10-12 saatini çalışarak harcıyoruz. 7-8 saat de uyku dedin mi zaten kalan 3-5 yorgun saat oluyor. Evet, hepsinin sonucunda 1 haftalık (yaşlıysanız 2 hafta bile olabilir) şakadan bir tatil hakkına sahip oluyorsunuz tabi karşılığında 51 haftanızı mutsuz geçirmeyi taahhüt ediyorsunuz.

Sevdiğin işi yapamıyorsan, yaptığın işi sev!

51 haftamızı sadece 1 haftalık mutluluk için harcamak hatta heba etmek çok zalimce değil mi? Bunun bir çözümü olmalı! Eğer yıllardır hayalini kurduğumuz ve kurmaya devam ettiğimiz işi yapamıyorsak alternatifler aramanın zamanı gelmedi mi? Realist olmak gerekirse ki öyle, iki seçeneğiniz var Holstee Manifesto’sunda söylendiği gibi “if you don’t like your job, quit!”Holstee-Manifesto

İkinci seçenek ise yaptığınız işe değer vermek. Asıl yeteneğinizin olduğunu düşündüğünüz ve yapmak istediğiniz yani değer verdiğiniz işi yapamıyorsanız bazı eksiklikler olmalı.

– Yapmayı istediğiniz iş için yeterince yetenekli değilsiniz

– Gerçekten yapmanız gerekenleri yapmıyorsunuz

– Maddi – manevi eksikleriniz var. Ya işe tam inanmıyorsunuz ya da bunu yapacak yeterli paranız yok

– Hayal dünyasında yaşıyorsunuz (en güzeli)

Bu eksikler için en azından kendinize doğruları söyleyin ve ondan sonra kararınızı verin. Sevdiğiniz işi yapmak için gerekenleri mi yapacaksınız yoksa, halihazırda yapmakta olduğunuz işi yapmaya devam mı edeceksiniz? Senin hayatın, senin kararın!

Şu anda “evet, yapmayı hayal ettiğim işi yapacağım!” diyerek harekete geçtiyseniz dünyanın %90’ının hayatı boyunca aldığı kararlardan daha önemli bir karar aldınız ve herkesin imrenerek baktığı bir insan oldunuz! Umarım bu inançla devam eder ve başarırsınız!

Yaptığı işe değer vermeye karar verip mutlu olmak zorundasınız! 

Almanlar, dünyanın en disiplinli vatandaşları olarak görülürler. Çünkü yaptıkları her işe değer verirler ve en iyisini yaparlar. Yine belgesel izlediğim bir gün (evet ben hep belgesel izleriz) Alman yapımı lüks bir otomobil yapımına denk geldim. Otomobili yapan işçilerden birinin söylediği cümleler beni çok şaşırttı “30 yıldır bu arabanın üzerindeki beyaz çizgiyi çiziyorum” tek görevi bu çizgiyi çizmek olan bu çalışanın ikinci cümlesi şu oldu “ama bu çizgiyi benden iyi kimse çizemez.” Benzer sözler, önemli bir aparatı takan işçinin de ağzından dökülüyordu. Muhtemelen Türkiye’de hiç bir zaman duyamayacağımız sözler. Biz yapılan işe değiş işin büyüklüğüne göre değer biçer, saygı gösterir. Bu nedenle Türkiye’de herkes doktor olmak, mühendis olmak ister, toplumda saygın bir yer kazanabilmek için. Yine bunun sonucunda da yaptığı işi hakkıyla yapmayan, hem çalıştığı şirkete hem kendine hem de işi/hizmeti satın alan müşteriyi zarara uğratan çalışanlar olup çıkıyoruz.

Yaptığımız işe değer verdiğimiz zaman ise güzel bir zincirin ilk halkasını tamamlayabildiğimiz için aslında daha mutlu bir dünyaya da adım atmış oluyoruz. Mutlu bir iş, mutlu bir patron/şirket, mutlu bir müşteri, mutlu bir aile, mutlu bir yaşantı… diye uzatın uzatabildiğiniz kadar.

Evet, kesinlikle çok zor bir şey. Yaptığın işe değer vermek, değer katmak ve sevmeden yaptığın bu işi sevmek çok çok zor bir şey ama bunu yapmak veya hiç yapmadan istediğimiz diğer yola adım atmak isanlık borcumuz.

Çok klasik olacak ama ne mutlu işine değer verene ve tabi ki ne mutlu sevdiği işi yapabilene. (: