Mobil uygulamalarınız için fenomen pazarlaması

Mobil uygulama sahibi girişimciler için en önemli konu uygulamanın daha fazla indirilmesi. Bu konu tabi ki başlı başına bir iş kolu ve bir çok farklı çalışma modeli bulunuyor. Eğer yeni bir girişimciyseniz ve pazarlama bütçeniz az ise bu bütçeyi en etkili şekilde harcamak için farklı teknikler düşünmeniz gerekiyor.

Growth Hacking teknikleri dışında sonuç alabileceğiniz tek şey tabi ki para harcayarak reklam yapmak. (Growth tekniklerinin maliyetsiz olduğu anlamı çıkmasın sakın, detaylara girmemek için böyle tanımladım. Bunu ayrı bir yazıda detaylandıracağım.) Reklam yaparken de kullanabileceğiniz bir kaç model bulunuyor.

Reklam modellerine geçmeden önce bu yazıyı tamamen başarılı bir mobil uygulama, başarılı bir metin ve görsel/video ile reklam yaptığınızı varsayarak yazdığımı belirtmek istiyorum. Onlar iyi olmadığı zaman istediğiniz modeli deneyin, zaten başarı gelmez.

  • Google app install reklamları
  • Facebook app install reklamları
  • Instagram app install reklamları
  • Twitter app install reklamları
  • Youtube app install reklamları
  • Fenomen & influencer kullanarak reklam yapmak

En temel haliyle sınıflandırmamızı bu şekilde yapabiliriz. Twitter reklamlarını hiç bir zaman efektif bulmadım çünkü bütün deneyimlerimde hüsran ile karşılaştım. Büyük markalar dışında kullanılması çok doğru bir karar gibi gelmiyor bana. Onların kullanım amaçları da tartışılır. Instagram reklamları ise oldukça etkili olabilir ama bu konuda da daha önce Sosyalmedya.co’da bir yazı yazmıştım. Güven kazanmanız sıkıntı yaratabilir.

Bu mecraların her biri, kendi dinamikleri doğrultusunda farklı sonuçlar elde etmenizi sağlıyor. Bu mecralar ve performansları konusunda deneyimlerim doğrultusunda oldukça ilginç sonuçlarla karşılaştım.

Şu anda uygulama indirme odaklı (App install) reklamlar için en sık kullanılan reklam modellerinden biri fenomen kullanımı. Bu konuyu rahatlıkla televizyon reklamlarında ünlü kullanımı ile bir tutabilirsiniz. Artık yeni nesil için ünlü demek sosyal medya ünlüsü anlamına geliyor bu nedenle onların paylaşımları gerçekten değerli oluyor. (BBC’de yayınlanan makaleyi okumanızı tavsiye ederim.)

Ben uygulamalarım için 3 model denedim. Google Adwords, Facebook Ads ve sosyal medya fenomen kullanımını (Youtube, Instagram, Vine, Facebook, Twitter) test ettim ve sonuçlar oldukça şaşırtıcı. (Facebook’da Startup Turkey grubunda bir konu sonrası blog yazısı olarak yazmaya karar verdim.)

Fiyat performans olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki ünlü kullanımı tüm reklam modellerinden daha etkili. Yaptığınız uygulamanın türüne göre mecra ve kişi seçmeniz gerektiğini zaten tahmin ediyorsunuzdur. Yani kalkıp da bir futbol oyunun bir makyaj odaklı fenomen ile anlaşarak yaymak pek mantıklı olmayacaktır.

Fiyat performans olarak Fenomen kullanımı > Facebook > Google olarak sıralayabiliriz. Google’a para harcayarak iyi bir sonuç elde etmek artık çok zor ve çok büyük bütçeler gerektiriyor. Facebook ise maliyet olarak Google’dan daha uygun ve etkili fakat burda da gelen kişilerin hemen gitme oranları (uygulamanıza da bağlı olarak) daha fazla oluyor. Fenomenlerin tavsiyeleri, videoları, paylaşımları ise en büyük ve kalıcı etkiyi sağlıyor. Uygulamanız da başarılı ve kendini gösteren bir uygulama ise zaten devamı geliyor.

Son oyunumuz olan “Yuh” için Türkiye’de ve yurt dışından birer Youtube fenomeni ile anlaştık. Fenomen olmak için milyonlara hitap etmeleri gerekmiyor, takipçileri ile ilişkilerini takip etmeniz (özellikle yorumlar) oldukça fikir veriyor. Her video farklı bir tarzda hazırlandı birinde tamamen deneyim paylaşımı odaklıydık ve diğerinde de normal tanıtım yapıldı. Deneyim paylaşımı beklendiği gibi çok daha fazla etkili oldu. Türkiye’den çalıştığımız arkadaşımızın takipçi kitlesi ile olan ilişkisini de göz önüne alınca inanılmaz bir dönüş sağladık. (Her ikisi de bütçelerini çok kısa sürede amorti etti)

Türkiye’den Oyunbros kanalı ile yaptığımız çalışma:

Yurt dışı kitlesine hitap eden How To Man kanalı ile yaptığımız çalışma:

Özetleyecek olursak 10k ve altı bir medya planlama bütçeniz varsa ve hedef lokal pazar ise fenomenler en iyisi. 50k – 100k ve üzeri bir bütçe ile global hedefliyorsanız Facebook ve Google daha fazla etkili olabilir tabi eğer hedef ülkelerde fenomenlere erişip reklam yaptırabilirseniz o zaman kral sizsiniz. Yüksek bütçelerde reklam networklerinin etkili olma nedeni, bütçe arttıkça uzun vadede maliyetlerin oldukça düşmesi. Google’de kitlenin sevebileceği bir reklam ile büyük bütçeniz varsa maliyetleriniz oldukça düşebiliyor ve bu da sizi store’larda öne çıkan uygulamalar arasına yerleştirebiliyor ve böylece oldukça iyi geri dönüşler elde edebiliyorsunuz.

Edit: İstenmesi durumunda bazıları fatura ayarlayabiliyor. 🙂

Oldukça detaylı ve deneme-yanılma yapılarak çok fazla şey öğrenilebilecek bir iş kolu diyebilirim. Kısa tutmaya çalıştım. Eğer sorularınız veya eklemek istedikleriniz varsa lütfen yorum kısmını kullanarak paylaşın, cevap bulalım veya daha geniş bir paylaşıma çevirlim.

Saraysız Başkan Jose Mujica’yı Audi’ye Bindirdik

Jose Mujica, aslında oturup konuşsanız Türkiye’nin belki de %30’unun hayal ettiği, eğer gerçekten cesaret ederse %80’inin yapabileceği türde bir hayatı yaşıyor. Yaptığı şey aslında kolay olan, ama bizim içimize işlenen şeyler nedeniyle artık zor geliyor. Konuşmasında şöyle bir şey söyledi. “Siz beni yüceltiyorsunuz, büyütüyorsunuz çünkü yüceltmek istediğiniz birine ihtiyacınız var diye düşünüyorsunuz. Aslında yüceltmeniz gereken şey sizin içinizde.” Yani Mojica’yı sevin, saygı duyun buna kimse bir şey demiyor ama asıl yapmanız gereken gerçekten istiyorsanız onun gibi olmak için çabalamak. Gerisi bir çok ünlü insanın etrafında duyabileceğiniz boş hayran çığlığından başka bir şey değil.

Uruguay eski devlet başkanı Jose Mujica, namı diğer Pepe. Ülkesinde, neredeyse bir köy evi gibi sade bir evde yaşayan, tek mal varlığı eski bir WV Beetle olan ve onu kullanan Mujica bugün İstanbul Kitap Fuarı’ndan son model özel bir Audi ile ayrılmak zorunda kaldı.

Önce bir söyleşi söyleşi yapan ve sonrasında biyografi kitabı olan “Saraysız Başkan” kitabını imzalayacak olan Jose Mujica o kadar yoğun bir ilgi ile karşılaştı ki bu ilgi bir süre sonra neredeyse tehlikeli boyutlara ulaşıyordu. 80 yaşında olduğu için imza salonuna golf arabası ile giderken ve imza salonuna ulaştığında bu ilgi artarak devam etti. Korumların sayısı giderek arttı ve en sonunda özel bir kapıdan dışarı çıkarıldı. Kapıdaki Audi ile oteline doğru yol aldı.

jose mujica kitap fuarı

Detayları geçelim, demek istediğim şu ki hayat felsefesi sadelik, rahatlık, basitlik ve en önemlisi özgürlük üzerine kurulu olan bir adamın bu felsefesine göre hareket etmesine izin vermiyoruz. Onun fotoğrafını çekmek, kitabımızı imzalatmak istiyoruz ama bunu 1-3-5 değil binlerce kişi istiyor ve hepsi en önemli kişi her zaman “kendi” olduğu için en büyük tutku ile istiyor. 80 yaşındaki adamı ve eşini düşünen yok.

Kanaat önderlerine bu şekilde “aşırı” ilgi gösterenler ve göstermeyenler diye insanları ikiye ayırabiliriz sanırım.

Mesela, Keanu Reeves’i hatırlayalım. Ağzımız açık izlediğimiz Matrix efsanesinin ve daha bir çok iyi yapımın başrol oyunsu. Hatırlarsanız metroda çekilmiş bir videosu vardı ve hatta metroda (!) olmasını bırak bu videoda birine yer veriyor olması gibi bir durum vardı.

Ne kadar ilginç değil mi? Bu video çıktığından beri, benim de şu an yaptığım gibi sanırım Amerika’dan çok Türkiye’de konuşuldu. Çünkü bu durum onlara değil, bize ilginç geliyordu. 9Gag’de de konu oldu tabi ki bu video ama videonun orada tartışılmasının en büyük nedeni ne metroya binen Keanu Reeves ne de metroda bir kadına yer veren Keanu Reeves’ti. Onlar, yanına zenci oturduğu için ırkçılık yaptı mı, yapmadı mı tartışması yapıyorlardı daha çok (bu da ayrı bir saçmalık).

Justin Bieber İstanbul’a konser vermeye gelmişti hatırlıyor musunuz?

justin_bieber_istanbulda_1371

Uçaktan indiği anda pasaport kontrolüne bile girememişti, havaalanı hayranları (!) yüzünden karışmıştı. Uçaktan özel araca binen Bieber, polislerin orada pasaport kontrolü yapmasını sağlamıştı ve oteline mutfak girişinden geçmişti. Tabi ki her şey bu kadarla bitmiyordu. Aynı gece otelini tam 30bin kişilik bir hayran grubu bastı ve polisler hayranlarını zor dururdu.

Bunun gibi onlarca şey var, bir arkadaşınızla çok sevdiği futbolcunun teknik direktörüne veya başkanına yaptığı artistliği konuşun, sevdiği sanatçının bir hatasını tartışın, sevdiği bir yazarın saçma yönlerinden söz edin… Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Karşımızdaki kişilerin de “insan” olduğunu hatırlayarak hareket etmediğimiz sürece yaptığımız şeyler boşa gider.

jose mujica söyleşi

Jose Mujica, aslında oturup konuşsanız Türkiye’nin belki de %40’unun hayal ettiği, eğer gerçekten cesaret ederse %70’inin yapabileceği türde bir hayatı yaşıyor. Yaptığı şey aslında kolay olan, ama bizim içimize işlenen şeyler nedeniyle artık zor geliyor. Konuşmasında şöyle bir şey söyledi. “Siz beni yüceltiyorsunuz, büyütüyorsunuz çünkü yüceltmek istediğiniz birine ihtiyacınız var diye düşünüyorsunuz. Aslında yüceltmeniz gereken şey sizin içinizde.” Yani Mojica’yı sevin, saygı duyun buna kimse bir şey demiyor ama asıl yapmanız gereken gerçekten istiyorsanız onun gibi olmak için çabalamak. Gerisi bir çok ünlü insanın etrafında duyabileceğiniz boş hayran çığlığından başka bir şey değil.