Truman Burbank bize ne anlatıyor?

Her sabah aynı saatte uyanıyor, aynı kahvaltıyı yapıyor, günlük rutinlerinizi tamamlayıp tıpkı sizin gibi yola koyulmuş binlerle, yüz binlerle ve hatta bazen milyonlarla beraber harekete geçiyor ve iş yerinize, okulunuza varıyorsunuz.

Sonra bir daha, bir daha ve bir daha…

Bu durumdan rahatsızlık duyan birileri var, size anlatmaya çalışıyorlar ama çok fazla dinlemiyorsunuz çünkü kendi dertleriniz zaten yetiyor da artıyor, bir de arkadaşınızın muhtemelen hiç bir zaman gerçekleştiremeyeceği hayalini mi dinleyeceksiniz?

Truman Burbank bu hayali gerçekleştirmek için zorluyor. Öylesine zorluyor ki çocukluğundan itibaren bilinçli olarak önüne çıkarılan engellere rağmen hayallerinden vazgeçmemeyi tercih ediyor. Evet, bu olay 30 yıl sürse de sonunda gökyüzüne dokunmayı başarıyor ve çıkış kapısını buluyor.

Öncesinde neler olduğunu hepimiz biliyoruz, en büyük korkularıyla yüzleşiyor. Bu da yetmezmiş gibi acımasız saldırılara uğruyor ve hayalleri uğruna ölümü bile göze alıyor. Üstelik nereye gideceğini tam olarak bilmiyor bile. Sadece unutamadığı bir isim, gözünün önünden gitmeyen bir yüz ve Fiji…

Doğduğunuzdan beri sizin de karşınıza onlarca farklı zorluk çıkmadı mı? Siz de zorbalığa uğramadınız mı? Hatta çoğunuz hala bu zorlukları ve zorbalıkları yaşamaya devam ediyorsunuz. Ama yine çoğunuz hayallere sahipsiniz, bıkmadan usanmadan takip etmeye devam ettiğiniz hayallere. Tek eksiğiniz bunun için henüz ölümü göze almadınız.

Şu anda önünüzdeki en büyük engel ne diye sorsam hemen hepiniz “COVID-19” diyeceksiniz. Çünkü sizi tutan başka bir şey yok. Ama unutmayın, korona öncesinde de müthiş olmasa da bir hayatınız vardı ve o zaman da bahaneleriniz vardı. Muhtemelen bundan sonra da aynı şekilde bahaneleriniz olmaya devam edecek.

Sizi yıldırmaya çalışanların karşınıza çıkardığı ve sırtınızı dayadığınız bahanelerden kurtulup “o” hayali gerçekleştirmek sizin elinizde. Başka kimsenin değil. Hemen şimdi, evet şimdi başlayabilirsiniz…

Bu arada olur da görüşemezsek, iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler…

Bir kaç gün arka arkaya sabah gözümü açıp telefonu elime aldığımda aynı saati ve dakikayı görünce aklımdan geçenler bunlardı. Üstelik koronavirüs dolayısıyla evlere kapandığımız bu günlerde çok daha fazla gözüme batmaya başladı bu konu.

Bizi Truman Burbank’dan ayıran tek şey işe/okula gitmek için evimizden çıkmamız mıydı? Sadece 3 hafta oldu! Eve kapandığımız 3. hafta fakat farkında olmadan bir çok farklı şey aklımıza gelmeye başlıyor. Düşünüyoruz. Evimizi, işimizi, sevdiklerimizi, sevmediklerimizi, konuştuklarımızı, konuşamadıklarımızı… Kendimizi, en çok da kendimizi düşünüyoruz çünkü kendimizle baş başayız…

Siz de böyle düşünüyorsanız açıp Truman Show‘u tekrar izleyin. Belki ilk izlediğiniz yıllara nazaran düşüncelerinizde değişiklikler olmuştur. Ben izleyeli gerçekten çok uzun zaman olmuştu ve o zamandan bu güne kadar yaşadıklarımı göz önünde bulunduracak olursam o kadar çok şey olmuş ki… İyi ki tekrar izlemişim….

Neden yabancı dillerde de şarkı/müzik dinlemeliyiz?

Çalışırken müzik dinlemek, özellikle ofiste çalışmıyorsam en iyi odaklanma yöntemim diyebilirim. Çoğu zaman müziğin akışına kendimi kaptırıyorum ve bir süre sonra ne çaldığını bile anlayamıyorum. Biraz garip gelebilir ama benim için oldukça iyi…

Bugün duyduğu Fransızca bir şarkıdan dolayı bu konuda bir şeyler yazmak geldi içimden. Aslında önce Instagram’da bir hikaye paylaştığım için başladı her şey. Çoğu zaman İngilizce şarkılar dinlediğim için Fransızca bir şarkı dinlemek çok farklı bir keyif verdi. Arada dinlediğim Fransızca şarkılar olmuştu ama hiç biri nedense bu kadar keyif vermemişti. Geoge Ka isimli bir amatör şarkıcının Jolies Personnes (Güzel İnsanlar) şarkısıydı. Levi’s tarafından düzenlenen bir yarışmada derece almış sanıyorum. Mutlaka dinleyin.

Bu şarkıyı paylaşarak Instagram arkadaşlarımdan İngilizce dışındaki dillerde dinledikleri şarkıları paylaşmalarını istedim ve sağ olsunlar harika önerilerle geldiler. Hepsini aşağıda paylaşacağım. İspanyolca, Farsça, Rusça, Kürtçe, İtalyanca, İbranice, Norveççe, Çerkesçe ve daha bir çok farklı dilde öneriler geldi. Her gelen öneriyi tabi ki paylaşamadım fakat dinleyip listeme eklemeye karar verdiklerimi ve bazı nostaljik önerileri paylaştım. Muhteşem bir aktivite oldu benim için çünkü hiç duymadığım ezgiler beni farklı düşüncelerle baş başa bıraktı. Bir başka deyişle beynimin belki de hiç çalışmayan bölgeleri çalıştı.

Farklı dillerde müzik dinlediğiniz zaman içindeki sözleri anlamasanız bile müziğin hızı, sözlerin söyleniş tarzı, enstrümanların etkisi, vokalin ses tonu sizi farklı dünyalara götürür, farklı bir kültürün içine alır ve size bir şeyler öğretir. Üstelik bunları siz hiç farkında olmadan yapar. Tam da bu nedenle iyi bir eser sonrası kendinizi çok farklı hissedersiniz.

Yukarıdaki paragrafı yazarken farkettim aslında söylediğim her şey bana seyahat ve geziyi çağırıştırıyor. Oturduğunuz yerde kitap okurken dünyayı gezdiğiniz gibi müzik dinleyerek de dünyayı gezebilirsiniz. Koronavirüs ile cebelleşilen bu günlerde harika bir aktivite.

Önerilen şarkıları dinlerken özellikle ne sözlere ne de sanatçının nereli olduğuna bakmadım ilk dinlediğimde. Sanatçının nereli olduğunu, şarkının ne tür olduğu çıkarmaya çalıştım ve büyük bir bölümünde başarılı oldum. (Düşününce bayağı eğlenmişim bunu yaparken. (: )

Yabancı dil öğrenirken müzik dinleme önerisini duymayan yoktur sanırım. Hem kelime dağarcığınızı geliştirir hem kulak alışkanlığı kazandırır hem de kültürel bilgi verir.

Konuyla biraz alakalı fakat kesinlikler he açıdan ufuk açan bu Ted konuşmasını izlemenizi tavsiye ediyorum.

Yeni bir dil öğrenmek bildiğiniz gibi beyninizi geliştirmenin en etkili yollarından birisidir. Bunu yaparken müziğin de ne kadar etkili olduğunu biliyorsunuz. Bu nedenle düz mantık ile çok farklı dillerde müzik dinlemenin de beyninizi çalıştıracağı çıkarımını yapmak çok yanlış olmayacaktır. Bu konuda biraz araştırma yaptım fakat bilimsel bir makaleye veya araştırmaya denk gelmedim. Daha çok benim gibi düşünen blog yazılarına denk geldim ama bilimsel bir araştırma bulursam mutlaka yazıyı güncellerim.

Şimdi de bana bu kısa yazıyı yazdıran harika şarkılara bakalım. Siz de favorilerinizi önermek istiyorsanız Instagram’dan bana yazabilir veya daha gelenekseli bir yorum bırakabilirsiniz.

Saknur – Evior
Buena Vista Social Club –
Dos Gardenias
Океан Ельзи –
Не йди
Emef –
Polyanna
Mohsen Namjoo –
Ey Sareban
Yasmin Levy –
Adio Kerida
Paolo Conte –
Sparring Partner
Somnambule –
Coeur de Pirate
Lara Fabian –
Je t’aime
Marjan –
Kavire del (Bunu dinlediğinizde şaşıracaksınız.)